Sürdürülebilir Finans: Trendler ve Zorluklar

Finans sektörü, finansal kaynaklara erişim ve bu kaynakların ekonomideki aktörlere dağıtımı konusundaki rolü nedeniyle sürdürülebilir kalkınmada önemli bir kaldıraç rolü üstleniyor. Yatırımların finansal getirilerinin yanı sıra, çevresel ve sosyal etkilerini de göz önünde bulundurarak yapılmasını gözeten sürdürülebilir finans kavramı, yeşil ekonomiye geçişin başarıyla gerçekleşmesi için önemli bir göreve sahip. Finans sektörünün çevresel ve sosyal risklerini ve etkilerini iyi yöneten işletmelere borç vermeyi ve yatırım yapmayı tercih etmesi, sürdürülebilir dönüşümü teşvik etmek için oldukça önemli.

Ekonomik, toplumsal ve çevresel fayda sağlayan sürdürülebilir finans pazarı, her geçen gün büyüyor. 2021 yılında kümülatif YSS+ (yeşil, sosyal, sürdürülebilir, sürdürülebilirlik bağlantılı ve geçiş) ihraçlarının payı 1 trilyon USD’yi aşan rekor hacimlere ulaştı ve küresel tahvil piyasasında %5’lik bir paya sahip oldu. 2022’de gerçekleşen YSS+ ihracının hacmi 863,4 milyar USD’ye düşse de makroekonomik zorluklara rağmen küresel tahvil piyasasındaki %5’lik payını korudu. Yeşil tahvil ihracı, 2022’deki toplam ihracın yarısından fazlasını oluşturdu ve 487,1 milyar USD olarak gerçekleşti. Sürdürülebilirlik tahvilleri 166,4 milyar USD olarak gerçekleşirken; sosyal tahviller 130,2 milyar USD, sürdürülebilirlik bağlantılı tahviller 76,3 milyar USD ve dönüşüm tahvilleri ise 3,5 milyar USD’yi gördü[1].

Sürdürülebilir finansmana artan ilgi ve bu alandaki ürün ve hizmetlerin çoğalması, beraberinde bazı uygulama zorluklarını da getiriyor. Bu zorluklardan belki de en büyüğü, kurumların öncelikli ÇSY performansı üzerinde net olarak bir uzlaşmaya varılamaması. ÇSY raporlaması konusunda global bir standardizasyonun olmaması ve ÇSY konularına ilişkin bilgilerin nasıl sunulacağına dair düzenlemelerin yetersizliği, çoğu şirketin bu konulardaki çalışmalarının gönüllülük düzeyinde kalmasına ve düzensiz ve tutarsız raporlamaya sebep oluyor. Şirketlerin hangi verilerin raporlanacağına kendilerinin karar vermesi ve bu verilerin kıyaslanabilir olmaması, yatırımcılar için belirsizlik yaratıyor.

Bu sorunun çözümü için uluslararası raporlama kuruluşları tarafından atılan adımlar oldukça umut verici. Uluslararası Muhasebe Standartları Kurumu (IFRS) tarafından kurulan Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) Haziran 2023’de S1 ve S2 kodlu iki standart yayınladı. Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu’nun (European Financial Reporting Advisory Group - EFRAG) 2023 yılında yürürlüğe koyduğu ve AB sürdürülebilir raporlama standartlarının gelişimi ile ilgili önerilerin paylaşıldığı “Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive - CSRD)” ile belli niteliklere sahip şirketlerin ve KOBİ’lerin sürdürülebilirlikle ilintili faaliyetlerini paydaşlarıyla paylaşması zorunlu kılınıyor. Direktif kapsamında raporlama yapacak kuruluşların aynı zamanda Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’na (ESRS) da uyum sağlaması bekleniyor. Bu gibi girişimler sonucunda raporlamada sağlanacak standardizasyon, yatırımcıların en önemli zorluklarından biri olan karşılaştırılabilir bilgiye erişimi aşmalarını sağlayacak.

Sürdürülebilir finansın karşılaştığı diğer önemli bir zorluk ise, “net sıfır” ekonomiye geçişi finanse ederken ortaya çıkan belirsizlikler. Sürdürülebilir finans çözümleri, bir yandan geleceğin yeşil teknolojilerini finanse ederken bir yandan da günümüzün karbon yoğun işletmelerinin karbonsuzlaşması için destek veriyor. Mevcut kurumların “net sıfır”a ulaşmak için gerçekçi yol haritalarına sahip olmamaları, iklim risklerinin yeterince iyi anlaşılmaması, bu alandaki küresel zaman baskısıyla birleşince bir belirsizlik yaratıyor.

Net sıfıra geçiş yollarını açıklayan ve şirketlere, yatırımcılara ve politika yapıcılara hangi ekonomik faaliyetlerin çevresel olarak sürdürülebilir olduğunu tespit etmeleri için gerekli çerçeveyi sunan taksonomiler bu belirsizliklerin giderilmesine yardımcı oluyor. Örneğin Temmuz 2020’de yürürlüğe giren “Avrupa Birliği Sürdürülebilir Faaliyetler Taksonomisi”; iklim değişikliğini azaltma, iklim değişikliğine uyum, su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması, döngüsel ekonomiye geçiş, kirliliğin önlemesi ve kontrol altına alınması ve biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması ve restorasyonundan oluşan bir kriter seti sunuyor.

Ancak küresel çapta geliştirilmeye devam eden çok sayıda taksonominin kullandıkları tanımlar arasında oluşacak farklılıklar, özellikle de birden fazla ulusal yükümlülüğe uyması beklenen uluslararası kurumlarda uyum riski yaratma ihtimali taşıyor. İklimle İlgili Finansal Beyanlar Görev Gücü’nün (Task Force on Climate-related Financial Disclosures – TCFD) tavsiyeleri doğrultusunda yapılan ve sayısı giderek artan raporlamalar da yatırımcıların yatırım kararlarına iklim risklerini entegre edebilmeleri için rehberlik ediyor.

Sürdürülebilir finansman alanında bir diğer sorun da mevcut finansman kaynakları konusundaki bilgi yetersizlikleri. Yatırımcıdan beklentilerin iyi açıklanamaması sonucu finansman kaynaklarına erişimin zorlaşması, yatırımcıların koşulları sağlayamama korkusu ile sürdürülebilir finansı tercih etmemeleri, finans kurumlarının finansman talebinde bulunan kurum/kuruluşlardan yeterli seviyede veri alamaması nedeniyle yatırımların pek çoğunun riskli yatırım olarak değerlendirilmesi gibi konular bu alanda sıkça yaşanan aksaklıklar. Kurumların sürdürülebilir finansman kaynakları konusunda bilgisinin artırılması, finans kurumlarının sürdürülebilir finans alanında yetkin personel kapasitesinin güçlendirilmesi önemli konular arasında yer alıyor.

Toplumsal gelişim için kaynak sağlayan finans sektörü, sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmek için de oldukça önemli sorumluluklara sahip. Sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek finansmana daha eşit, adil ve tarafsız şekilde erişim sağlanması bu geleceğin inşasında önemli. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, finans sektöründeki paydaşlar arasında sürdürülebilir finansman alanındaki uzmanlığın yaygınlaştırılması ve bilinç düzeyinin artırılması sürdürülebilir büyümenin önemli konuları arasında yer alıyor.

Yarını bugünden şekillendirmek isteyen yatırımcıların sorularını cevaplıyoruz...